Dostun musun düşmanın mı?
- Fasarya
- 30 Haz 2019
- 2 dakikada okunur
İnsan bir popülarite düşkünü bir canlıdır ve o kadar sever ki gösteriş yapmayı bundan kendini uzaklaştırır ama kopamaz ve farkında olmadan kendi hayatını yaşamamaya başlar, kararlarının kendine ait olduğunu zanneder ve bu
söylediklerimi kesinkes sorgulamaya tenezzül etmez.Bu durumun gerçekten çok acınası bir hal alır, durumun ne kadar vahim olduğunu anlayabilecek iken sahte mutluluğun parmaklıkları ardında tıkılı kalır ve bundan hiçte
şüphe etmez çünkü elleriyle demir parmaklıklara bir at gözlüğü takar.Bana sorarsanız en güzel açıklaması da at gözlüğüyle mutluluk denir buna. Herkes bir şeylerin kölesidir ama inkar eder.Sizlere şimdiden başlıktaki sorunun
cevabını vereyim, insan Mutlulukla yaşar ama o mutluluğun sahtesine, geçeceğine aldırış etmeden yaşar hayatını, özünü bulmak istemezcesine daha sıkı tutunur demir parmaklıklara çünkü gerçekler acıdır ve at gözlüğünüz eliniz olsa bile
o gözlüğü eliyle alacak kadar da acımasızdır. Bu yüzden sımsıkı tutar demir parmaklıkları.
Şimdi sizlere sormak istiyorum, Ne kadar gerçekçisiniz? Hayatınıza giren ve çıkan her kimseye nasıl davrandınız? Ne derece mutlu ettiniz veya oldunuz? Eminim ki bu sorularımı okurken sizleri en çok üzen veya ulaşamadıklarınız
aklınıza geldi.(Eğer dediğim gibi olmadıysa yazımı burada noktalayabilirsiniz.) İnsan acıyla yeşerir fakat mutlulukla serpilir. O yüzden yeşermeniz belirli bir noktaya kadar kendi hayatınız için ama serpilmek öylemi sonucunda başka
hayatlara tohum olmak var, elbette hepimiz ilk başta yeşereceğiz ama yeşerirken boynumuzu eğmeden serpilmeyi bekleyeceğiz, serpilip başka hayatları yeşerteceğiz ama sonununda serpilmek olduğunu da bileceğiz. İnsanın etrafından
çok kendini tanımasıdır aslında mutluluk ve eğilimleriyle başkalarının yüzündeki mutluluğun ifadesidir kendini tanımak. Çenenizi başkalarını yargılamak için değilde kendi bildiğiniz doğrularınızı sorgulamak için yormalısınız.
Sizlere başkasının istediği gibi bir insan olun demiyorum Kendiniz gibi bir insan olmak için öncelikle kendi düşünceleriniz ve cevaplarınızdan yola çıkın demek istiyorum çünkü herkesin yüreği, vicdanı, aklı, fikri bir değildir.
Sizin doğru düşündükleriniz sizin kişiliğinizi yansıtan yegane etmendir. Birazcık sorgulayarak kendi özünüzün önündeki perdeleri yavaş yavaş kaldırmaya başlayarak içinizdeki sizi ortaya çıkarmaya bunları okuduktan sonra başlamalısınız.
Sanmayın ki ben çok fazla kendimi sorguluyorum, çok ve fazlayı çıkartın ben sadece kendimi sorguluyorum çünkü hiçbir zaman hiçbir şey tam olamaz, olduğunu zannedersede ilk eksik o zaman başlar. Kötü huylarınızı kendiniz ile karanlık
bir odada tartışın, kendi doğrunuzu bulmak için çelişkiye de düşün ama olmak istediğiniz kişiyi şu zamandan sonra da olsa bulup, ortaya çıkarmaya çalışın.
İnsan en çok kendi karşısında korkar, diline kemik bağlar. Siz bu dediğimi yazımı okuduktan sonra uzuun uzuun düşünün. Sizlere tavsiye vererek bu yazımı da tam anlam bütünlüğünü sağlayamadan bitireceğim. Karanlık odanın birinde
kendinizi karşıya koyarak dilinizi kemiksiz kullanın fakat bir başkasına kemiksiz bir dil uzatmayın..
Yorumlar