Gelişigüzel
- Fasarya
- 29 Tem 2022
- 1 dakikada okunur
Aykırı olmaktı galiba hayatımın manasının kapısını açacağını düşündüğüm...
Zamanla da evrildi insanlara karşı gelmeyi standart bi hale bürünmem. Etrafımdakileri kırdım, kırmamın sonucunda da yaptıkları durumlarla suçladım.
Bu farklı bi durum. Depresyonda olmayı yeğlerim ama bunu tanımlayamıyorum. Anlatamıyorum. Anlatsam vicdanımla baş başa kalacakmışım ve o kırbacı taşıyan celladın karşısında hiç bir zaman galip gelemeyeceğimi düşünmek ürkütüyor.
Adım atmama olanak sağlamıyor gibi. Karar vermek, olacakları kabullenmek bir şehrin en karanlık, en tehlikeli sokaklarında bir gece yarısı yürüyüşü yapmak kadar ürkütücü geliyor. İçimde bir şey var, sönmüyor ama artık bi başkasını filizlendirmek,
toprağına su dökmek, gelişimini görmek çok uzun ve yorucu geliyor. Kaybediyorum insanlığımı herhalde. Yoksa yaşadığım olaylarla karşı tarafı suçlamalı mıyım yine? Yükümü hafifletmeli miyim böylece? Bilinmezlik içerisinde çırpınan
balıktan farklı olduğumu düşünmüyorum ve aynanın karşısına geçincede bundan farklı bir şey görmüyorum. Hayatım da hep çok çalışmam gerektiğini söyleyip durdum kendime. Kim bilir belkide yalan sıkıyorumdur size. Çalıştığımı düşündüm
olması için hep direttim, üstüne düştüm, üstüne düştüklerim beni düşürmüş olabilir ama bu durumda da şu cümle geliyor aklımın çatına çarpıyor. Yapmasaydın. Sonra soruyorsun "Ne için?" diye.. Buluyosunda cevabını ama her seferinde
ya karşı taraf tatmin olmuyor ya da sen...
Bazı şeyler de tılsımını kaybediyor. O ışık yoruluyor ve parlamaktan vazgeçiyor. Bu sefer kendini suçluyorsun. Sonra neden böyle olduğuunu sebeplendiriyorsun. Haklı da çıkıyorsun. Diyosun ki "Buldum!". Karşı tarafa anlatmaya
çalışıyorsun. Anlamıyorlar. Kocaman bi suskunluk içinde kendi aleminde yaşamaya başlıyosun.
Galiba herkes kendi aleminde yalnız yaşamalı.
Yorumlar