Rapunzel
- Fasarya
- 2 Haz 2021
- 1 dakikada okunur
Ölmek demekti senin için, içindeki çığlıkları sessizliğinle boğmaya çalışmak. Ne amansız bir savaştasın ve ses etme etrafındakiler duymasın, o en bilgeler, o hayatın sırrını çözenler... Evet onlar senin etrafındalar. Bilgeliklerini saklamaktan bir saniye dahi sakınmayan, empatinin tadını tatmamış, tatmışsa da çıkarlarından arınamamış et parçaları. İnsanlardan örülmüş çeperler kapatmakta aydınlığını. Ne denli seni doğru yapmaya çalışsalar da kendi eğriliklerinden korkar gibiler. Ne mutlu ki sana ömürlerinin yarısını devirmiş dervişlerin aklına sahipsin. Sen, annesinden ayrı düşmüş, gecenin bir yarısında bir apartman kenarında, sertçe düşen su damlacıklarına sarılarak ve şimşekleri toplayarak günü doğurmaya çalışan bir yavru kedinin özgürlük savaşı benziyorsun çokça. Çokça yoruldun ve tir tir titriyorsun tek başına...
Seni görüyor, hissediyor ve içimden çıkan sarmaşıkların seni kucaklayıp evimin en kuytu, en sessiz ve en sıcak yerine koymak için can atıyorum. Senin o hırçınlığını görmek, gerektiği yerde ise tırmalamalarına maruz kalmak, gecenin sonunda da kolumda uyuya kalışını izlemek ve en önemlisi sesinin çıktığını kulak zarımın yırtılacağını hissedene kadar duymak istiyorum. Haykıra haykıra reddetmeni istiyorum. Yolunun doğruluşunu, doğrulup metreleri aşan adımlarına tanıklık etmeyi, gökte süzülen kırlangıç misali kendinle dans edişine şahitlik etmek istiyorum...
Çok şey de istemiyorum aslında. Birkaç kelam edelim, o küçüklükte kalan, yastığa başımızı koyduğumuzda bakakaldığımız ateşin tavandaki yansımasıyla beraber daldığımız hayallerin imkansızlığına erişelim mesela. Mesela Gökte parıldayan bir gezegen yaratalım ve sadece bizi aydınlatsın.
Ve bir hoparlör inşa edelim, çıkalım bir dağın tepesine, haykırmana engel olacak bir durum bırakmayalım o ortamda ve avazın çıktığı kadar haykırmana da engel olma, o çığlığını içinde boğmana gerek kalmadan serbest bırakmayı öğrendiğini görmek yetecek aslında bana...
Yorumlar